KONU: Canlılık Hücreyle Başlar.
Canlıların vücudunu oluşturan en küçük yapıtaşına hücre denir. Hücreler canlıdır. Kendi başına yaşam özelliği gösterir. Canlıda meydana gelen yaşamsal olaylar ( Solunum, boşaltım, büyüme ) hücrelerle gerçekleşir. Hücreler çıplak gözle görülemez, mikroskop denilen araçlarla gözlenebilir.
Hücre üç temel kısımdan meydana gelir. Bunlar dıştan içe doğru hücre zarı, sitoplazma ve çekirdektir.
1.Hücre Zarı
Hücreyi dış etkilere karşı korur. Esnek bir yapısı vardır, üzerinde geçitler (Por) bulunur. Porlar aracılığı ile madde alışverişi yapar, seçici geçirgendir. Bütün maddeleri içeri almaz.
Hücre zarının özellikleri
* Hücreye şekil verir.
* Hücreyi dış etkilerden korur.
* Hücrenin madde alışverişini kontrol eder.
* Hücrenin dağılmasını engeller.
* Hücreyi dış etkilerden korur.
* Hücrenin madde alışverişini kontrol eder.
* Hücrenin dağılmasını engeller.
Hücre duvarı
Sadece bitki hücrelerinde bulunan bir yapıdır. Bitkide bulunan hücre zarının çevresini sarar. Bitkiye dayanıklılık sağlar. Bitkiyi dış etkilere karşı korur. Bitki hücresinin köşeli olması hücre duvarı sayesinde olur. Hücre duvarı tam geçirgendir.
2.Sitoplazma
Hücre zarı ile çekirdek arasını doldurur, yumurta akı kıvamındadır. Yarı saydam ve akışkandır. Yapısının çok büyük bir kısmı sudur. Yaşamsal olaylar burada gerçekleşir. Solunum, boşaltım, sindirim, maddesentezi (üretimi), enerji üretimi, beslenme olayları gerçekleştirilir. Bu olaylar içerisinde bulunan organellerde gerçekleşir.
a.Endoplazmik Retikulum:
Hücrenin içini ağ gibi saran kanal sistemidir. Hücre içine maddelerin taşınmasını sağlar. Bir ülkedeki karayollarına benzer.
b.Golgi Cisimciği:
Salgı maddelerinin üretilmesini, paketlenmesi ve salgılanmasını sağlar. Salgı üreten hücrelerde normalden fazla bulunur. Tükürük bezi, ter bezi, süt bezi, deri, çiçek golgi cisimciğinin fazla olduğu yerlerdir.
c.Mitokondri:
Besin ve oksijeni yakarak hücre için gerekli enerjiyi üretir. Hücrenin enerji santralleridir. Enerji tüketiminin fazla olduğu yerlerde mitokondri sayısı da fazladır. Sinir, kas, karaciğer hücrelerinde fazlaca bulunur.
d.Lizozom
Hücre içindeki maddelerin sindirilmesini sağlar. Büyük yapılı besinleri küçük parçalara ayırır.
e.Ribozom
Virüsler hariç bütün hücrelerde bulunur. En küçük organeldir. Proteinlerin üretimini sağlar. Protein üretiminin fazla olduğu yerlerde ribozom sayısı fazladır. Genç hücrelerde, karaciğer ve salgı bezlerinde fazla bulunur.
f.Sentrozom
Sadece hayvan hücrelerinde çiftler halinde bulunur. Hücre bölünmesinde görevlidir.
g.Koful
Hücrede depo görevini görür. Besin maddeleri, artık maddeler yada atık maddeler bulunabilir. Hayvan hücresinde küçük, bitki hücresinde büyük yapılıdır.
h.Kloroplast
Fotosentez yaparak besin ve oksijen üretir. Besin ve oksijeni de diğer canlılar kullanır. Yalnızca bitkinin yeşil olan yerlerinde bulunur. İçerisinde çok sayıda klorofil vardır. Kloroplast bir plastit çeşididir.
3.Çekirdek
Hücrenin ortasında yer alan yönetici kısımdır. Hücrenin yaşamsal faaliyetleri buradan yönetilir. İçinde canlıların göz rengi, boy uzunluğu, yaprak genişliği, tüy rengi gibi kalıtsal özellikleri taşıyan yapılar bulunur. Bakterilerde çekirdek bulunmaz. Bakterilerde kalıtım maddesi sitoplazma içinde dağınık olarak bulunur.
Bitki ve Hayvan Hücresi Arasındaki Farklılıklar
1. Bitki hücresi köşelidir, hayvan hücresi yuvarlaktır.
2. Bitki hücresinde kloroplast vardır, hayvan hücresinde yoktur.
3. Bitki hücresinde hücre duvarı vardır, hayvan hücresinde yoktur.
4. Bitki hücresinde koful büyük ve az sayıdadır, hayvan hücresinde küçük ve fazladır.
5. Hayvan hücresinde sentrozom vardır, bitki hücresinde yoktur.
2. Bitki hücresinde kloroplast vardır, hayvan hücresinde yoktur.
3. Bitki hücresinde hücre duvarı vardır, hayvan hücresinde yoktur.
4. Bitki hücresinde koful büyük ve az sayıdadır, hayvan hücresinde küçük ve fazladır.
5. Hayvan hücresinde sentrozom vardır, bitki hücresinde yoktur.
Hücre Bilgisinin Tarihsel Gelişimi
- Hücreyi ilk keşfeden kişi Robert Hooke(Rabırt Huk)tur.Şişe mantarını incelerken küçük odaların olduğunu gördü. Buna içi boş oda anlamına gelen HÜCRE adını verdi.
- Anton Van Leeuwenhock (Lövenhuk) mikroskopla havuz suyunu incelerken hareket eden küçük canlıları gördü.
- Brawn bitki hücresinin çekirdeğini buldu.
- Purkinje, Schwann ve Mohl hücre içindeki canlı yapıya sitoplazma adını verdiler.
- Rudolf Virchow (Rudolf virşov ) hücre teorisine son şeklini vermiştir.
Hücre teorisi nedir?
1. Bütün canlılar bir yada birden fazla hücreden oluşur.
2. Hücre canlının en küçük yapı birimidir.
3. Hücreler bölünerek çoğalır.
Hücre çekirdeği bulunan canlılara (Gelişmiş hücreler) ökaryot hücre denir. Bitki, insan, hayvan, mantar, amip, öglena paramesyum bu çeşittir.
Hücre çekirdeği bulunmayan canlılara (İlkel hücreler) prokaryot hücre denir. Bakteriler prokaryottur. Bakterilerde mitokondri, endoplazmik retikulum, golgi cisimciği, kloroplast organelleri yoktur.
2. Hücre canlının en küçük yapı birimidir.
3. Hücreler bölünerek çoğalır.
Hücreden Organizmaya
Çok hücreli canlılarda hücreler bir arada bulunur. Aynı yapı ve görevde bulunan hücreler dokuyu oluşturur. Dokuların yapı ve görevi aynı değildir. Bitkisel ve hayvansal dokular da birbirinden farklıdır. Dokular bir araya gelerek organları, organlar bir araya gelerek sistemleri, sistemler de organizma(canlı) oluşturur.
Hücreden organizmaya basitten karmaşığa doğru sıralanışı
Hücre —-> Doku—-> Organ——-> Sistem——-> Organizma
Hücre —-> Doku—-> Organ——-> Sistem——-> Organizma
KONU: Destek ve Hareket Sistemi
Destek ve hareket sistemi kemik, kas ve eklemlerden oluşur.
Kemikler:
Görevi: İskeletimizi oluşturan kemikler vücudumuzun dik durmasını sağlar. Böylece vücudumuza destek olur. Kaslara ve diğer organlara tutunma görevi yapar. Kan yapımında görevlidir. Vücudumuz için gerekli kalsiyum, magnezyum ve fosfor gibi mineraller kemiklerde depo edilir.
Yetişkin insan iskeletinde 206, yeni doğmuş bebeklerde ise 300 kemik bulunur.
Uzun Kemiğin Yapısı
Kırmızı Kemik İliği: Kan hücresi üretir. Süngerimsi kemik içerisinde bulunur.
Süngerimsi Kemik: Uzun kemiğin uç kısımlarında bulunur. Sünger gibi gözenekli yapıya sahiptir.
Kemik Zarı: Kemiğin enine büyümesini ve beslenmesini sağlar. Kemiğin üzerini örter. Kemik kırıldığında onarır.
Sert (Sıkı) Kemik: Uzun kemiğin ortasında bulunur. Sert ve sağlamdır. Yapısında gözenekler bulunmaz.
Sarı Kemik İliği: Uzun kemiğin ortasında bulunur. Yağ depolar, ihtiyaç olursa kan hücresi üretir.
Kıkırdak Doku: Kemiğin uç kısımlarında bulunur. Kemiğin boyuna büyümesini sağlar.
Kan Damarları: Kemik hücrelerine besin ve oksijen taşır.
Kemikler yapısı ve şekline göre üçe ayrılır.
1.Uzun kemik: Uzunluğu kalınlığına göre fazladır. İçlerinde sarı kemik iliği bulunur. Kol ve bacak kemikleri(Uyluk, kaval, baldır, dirsek, ön kol, pazı) uzun kemiktir. İnsanda en uzun kemik uyluk kemiğidir.
2.Kısa kemik: Eni boyuna yakın olan kemiklerdir. El ve ayak bilek kemikleri, omurlar, ve parmak kemikleri kısa kemiktir.
3.Yassı kemik: Yassı şekildeki kemiklerdir. Yapısında sarı kemik iliği yoktur. Kafatası, kaburga, leğen, kürek kemikleri yassı kemiklerdir.
4. Düzensiz şekilli kemik: Belirli bir şekli yoktur.Yapısı kısa ve yassı kemiklere benzer. Omurgada bulunan omurlar ve bazı yüz kemikleri düzensiz şekilli kemiklerdir.
Eklemler:
Kemiklerin birbirine bağlandığı yerlerdir. Hareket yeteneklerine göre üçe ayrılır.
1.Oynar eklem: Hareket yeteneği fazladır. Kemikler arasında boşluk ve eklem sıvısı vardır. Eklem sıvısı ve eklem kıkırdağı kemiklerin aşınmasını önler. Kol, bacak, parmak, bilek, omuz ve çenede bulunur.
2.Yarı oynar eklem: Çok az hareket edebilir. Göğüs kafesi ve omurgadaki eklemler bu guruba girer.
3.Oynamaz eklem: Hareketsiz eklemlerdir. Testere dişleri gibi birbirine bağlanmışlardır. Kafatası, kalça ve kuyruk sokumu oynamaz eklemdir.
Kaslar:
Kaslar kasılma ve gevşeme yeteneğine sahiptir. Kemiklerin ve iç organların çalışmasını sağlar. Kaslar yapı ve çalışmasına göre üç çeşittir.
1.Çizgili kas: Kırmızı renklidir. Kemiklere tendonla bağlanır. İsteğimizle çalışır. Hızlı çalışır, çabuk yorulur. Çiftler şeklinde bulunur. Birbirine zıt olarak çalışır. Kaslardan biri kasılırken diğeri gevşer.
2.Düz kas: İç organlarımızda bulunur. İsteğimiz dışında çalışır. Beyaz renklidir. Yorulmazlar, sürekli ve yavaş çalışır.
3.Kalp kası: Yapısı çizgili kas, çalışması da düz kasa benzer. Kırmızı renklidir. Hızlı kasılır, yorulmaz, isteğimiz dışında çalışır. Kaslar çiftler halindedir.
Destek ve Hareket Sisteminin Sağlığı
Destek ve hareket sisteminin sağlığını korumak için aşağıdaki maddelere dikkat edilmelidir.
1. Kemik ve kasların gelişmesi için kalsiyum, magnezyum ve fosfor mineralleri yeterince alınmalıdır.
2. Kalsiyumun fazlaca bulunduğu süt ve süt ürünlerinden tüketilmelidir.
3. Kemik gelişimi için yeteri kadar D vitamini alınmalıdır.
4. Yaşlılığa bağlı olarak kemik erimesi hastalığı meydana gelir, bundan korunmak için doktora başvurulmalıdır.
5. Yaşa uygun sporlar yapılmalıdır. Düzenli spor yapmak kemik ve kasları güçlendirir.
6. Ağır egzersizlerden kaçınılmalıdır.
7. Sigara, alkol ve uyuşturucu destek ve hareket sistemini olumsuz etkiler.
8. Vücudumuzu ani darbelere ve zorlamalara karşı kurumalıyız. Kemiklerimiz kırılabilir.
9. Sırada dik oturmalıyız.
10. Ağır çanta veya yükleri tek omzumuz yerine, iki omzumuzla taşımalıyız.
11. Ağır yükleri belimizi bükmeden kaldırılmamalıdır
12. Aşırı kilo almamalıyız.
2. Kalsiyumun fazlaca bulunduğu süt ve süt ürünlerinden tüketilmelidir.
3. Kemik gelişimi için yeteri kadar D vitamini alınmalıdır.
4. Yaşlılığa bağlı olarak kemik erimesi hastalığı meydana gelir, bundan korunmak için doktora başvurulmalıdır.
5. Yaşa uygun sporlar yapılmalıdır. Düzenli spor yapmak kemik ve kasları güçlendirir.
6. Ağır egzersizlerden kaçınılmalıdır.
7. Sigara, alkol ve uyuşturucu destek ve hareket sistemini olumsuz etkiler.
8. Vücudumuzu ani darbelere ve zorlamalara karşı kurumalıyız. Kemiklerimiz kırılabilir.
9. Sırada dik oturmalıyız.
10. Ağır çanta veya yükleri tek omzumuz yerine, iki omzumuzla taşımalıyız.
11. Ağır yükleri belimizi bükmeden kaldırılmamalıdır
12. Aşırı kilo almamalıyız.
Destek ve Hareket Sistemi ile ilgili teknolojik gelişmeler
1. Kırık kemikler platin çubuk kullanılarak birleştirilir.
2. Kemiklerin görüntülenmesinde röntgen ve tomografi kullanılır.
3. Kırık kemikler için alçıya alınarak tedavi edilir.
4. Kırık kemiklerin onarılmasında kemik yaması kullanılmaktadır.
5. Engelli bireyler için protez kol ve bacaklar geliştirilmiştir.
2. Kemiklerin görüntülenmesinde röntgen ve tomografi kullanılır.
3. Kırık kemikler için alçıya alınarak tedavi edilir.
4. Kırık kemiklerin onarılmasında kemik yaması kullanılmaktadır.
5. Engelli bireyler için protez kol ve bacaklar geliştirilmiştir.
KONU: Solunum Sistemi
Solunum sistemi havadaki oksijenin kana, kanda bulunan karbondioksitinde havaya verilmesini sağlar. Solunum sistemi burun, yutak, gırtlak, soluk borusu, bronş, bronşcuk ve akciğerlerden oluşur.
Burun: Soluduğumuz hava burundan alınır. Hava burunda nemlenir ve ısınır. Burundaki kıllar da havadaki toz parçacıklarını tutar.
Yutak: Ağız ve burun boşluğuyla, yemek ve soluk borusunun birleştiği kısımdır. Burun ya da ağız yoluyla gelen hava yutağa geçer.
Gırtlak: Yutaktan gelen havayı soluk borusuna iletir. Gırtlak kıkırdaktan oluşur ve gırtlağın içinde bulunan ses telleri ile ses oluşumu sağlanır.
Soluk borusu: Üst üste dizilmiş kıkırdak halkalardan oluşur. Soluk borusunun görevi,havanın akciğerlere iletilmesini sağlamaktır. Soluk borusunun içi bir zarla kaplıdır. Bu zar,toz parçacıklarını ve mikropları tutmak için kaygan ve yapışkan bir salgı üretir. Tutulan yabancı maddeler balgam şeklinde dışarı atılır.
Bronşlar ve bronşçuk: Soluk borusu, bronş adı verilen iki, kola ayrılır. Bu kollardan biri sağ, diğeri sol akciğere girer. Akciğerlerde gittikçe incelen birçok dala ayrılarak bronşçukları oluşturur.
Akciğer: Süngerimsi yapıda olan akciğerler biri sağda, diğeri solda olmak üzere iki tanedir. Akciğerlerin yapısında,çok ince duvarları olan alveoller bulunur. Alveollerin çevresi çok sayıdaki kılcal damarlarla çevrilidir. Akciğerle kan arasındaki gaz alışverişi alveollerde gerçekleşir.
Diyafram: Soluk alıp verme olayında görevli yapılardan biri diyaframdır. Diyafram akciğerlerin çalışmasını destekleyen güçlü bir kastır.
Alveoller: Küçük kan dolaşımında, vücutta oksijence fakirleşen kan temizlenmek üzere akciğerlerdeki alveollere taşınır. Alveollerin etrafı kılcal damarlarla çevrilidir. Kılcal damarlardaki oksijence fakir kan alveollerdeki oksijeni alır,karbondioksiti alveollere verir. Oksijence zengin kan akciğer toplardamarıyla kalbe dönerek tüm vücuda dağıtılır.
Soluk alma ve verme
Diyafram soluk aldığımız zaman kasılarak düzleşir ve akciğerlerin tabanını aşağıya doğru çeker. Bu sırada kaburgaların arasında bulunan kaslar kasılarak göğüs kafesinin genişlemesine yardımcı olur. Böylece akciğerler soluk borusundan gelen havayı içine alır. Soluk verme sırasında diyafram ve kaburga kasları gevşer, göğüs kafesi daralır. Akciğerler eski haline döner. Böylece akciğerlerdeki hava da dışarı çıkmış olur.
Solunum sisteminin sağlığı
Hava kirliliği, sigara ve alkol kullanımı, asbest gibi kimyasal maddeler solunumda görevli yapı ve organların sağlığını olumsuz yönde etkiler. Bunun sonucunda bronşit, zatürre, verem, grip, akciğer kanseri, astım gibi bazı hastalıklar ortaya çıkabilir.
Solunum sisteminin sağlığını korumak için neler yapmalıyız.
1. Hava kirliliğinin fazla olduğu yerler gibi sağlıksız ortamlarda nefes alınacaksa mutlaka maske takılmalıdır.
2. Odamızı sık sık havalandırmalıyız.
3. Sigaradan uzak durmalıyız. Sigara en fazla solunum sistemine zarar verir.
4. Grip Nezle kızamık gibi solunum sistemi hastası kişilerden uzak durmalıyız.
5. Soluduğumuz havayı ağızdan değil, burundan almak gerekir.
6. Egzoz dumanı, fabrika bacalarından ve evlerden çıkan gazlar havayı kirletmektedir. Hava kirliğinin fazla olduğu yerlerde yaşamamalıdır.
7. Bol oksijenli ormanlık alanlarda spor yapılmalıdır.
2. Odamızı sık sık havalandırmalıyız.
3. Sigaradan uzak durmalıyız. Sigara en fazla solunum sistemine zarar verir.
4. Grip Nezle kızamık gibi solunum sistemi hastası kişilerden uzak durmalıyız.
5. Soluduğumuz havayı ağızdan değil, burundan almak gerekir.
6. Egzoz dumanı, fabrika bacalarından ve evlerden çıkan gazlar havayı kirletmektedir. Hava kirliğinin fazla olduğu yerlerde yaşamamalıdır.
7. Bol oksijenli ormanlık alanlarda spor yapılmalıdır.
Solunum Sistemi Hastalıkları
1. Nezle ve Grip : Belirtileri birbirine benzer. Virüslerin burun mukozasına yerleşerek, iltihaplanmasından kaynaklanır. Gripten korunmak için grip aşısı yapılmaktadır.
2. Verem: Akciğer dokusunun iltihaplanmasıdır. Veremden korunmak için BCG aşısı yapılmaktadır.
3. Kabakulak: Kulak altında bulunan tükürük bezlerinin iltihaplanmasıdır.
4. Kızamık : Kızamık virüsünün sebep olduğu bulaşıcı hastalık. Korunmak için bebeklik döneminde kızamık aşısı yapılmaktadır.
5. Bronşit : Soluk borusu ve bronşların iltihaplanması.
6. Zatürree : Alveollerin ve akciğer dokusunun iltihaplanması.
7. Zatülcenp : Akciğer zarının iltihaplanması.
2. Verem: Akciğer dokusunun iltihaplanmasıdır. Veremden korunmak için BCG aşısı yapılmaktadır.
3. Kabakulak: Kulak altında bulunan tükürük bezlerinin iltihaplanmasıdır.
4. Kızamık : Kızamık virüsünün sebep olduğu bulaşıcı hastalık. Korunmak için bebeklik döneminde kızamık aşısı yapılmaktadır.
5. Bronşit : Soluk borusu ve bronşların iltihaplanması.
6. Zatürree : Alveollerin ve akciğer dokusunun iltihaplanması.
7. Zatülcenp : Akciğer zarının iltihaplanması.
KONU: Dolaşım Sistemi
Dolaşım sistemi hücrelere gerekli olan besin ve oksijeni taşır, oluşan atık maddeleri de uzaklaştıran sistemdir. Dolaşım sistemi kalp, kan ve damarlar olmak üzere üç kısımdır.
Kalp
Kanın pompalanmasını sağlar. Kalp dört odacıklıdır. Üsttekilere kulakcık, alttakilere karıncık denir. Kan toplardamarla kulakcıklara gelir. Karıncıklar da atardamar ile kanın pompalandığı yerdir. Kalbin sağ tarafında kirli, sol tarafında temiz kan bulunur. Kulakcıklar ile karıncıklar arasında kapakcıklar bulunur.
Damarlar
Atardamar, toplardamar ve kılcal damar olmak üzere üç çeşittir.
Atardamar: Kanı kalpten taşıyan damarlardır. Kalınlığı fazladır. Kan basıncı ve akış hızı fazladır. Akciğer atardamarı hariç temizkan taşır. En büyük atardamar aorttur.
Toplardamar: Kanı kalbe taşıyan damarlardır. Akciğer toplardamarı hariç kirli kan taşır. Kan akış hızı atardamardan yavaş, kılcal damardan hızlıdır. Kan basıncı en düşük damardır.
Kılcal damar: Atardamar ile kılcal damar arasında yer alır. Hücrelerle madde alış-verişinin yapılmasını sağlar. Kan basıncı toplardamardan fazladır. Akış hızı en yavaş damardır.
Kan
Kan hücreleri ve kan plazması olarak iki kısımdır. Yetişkin bir insanda 5 litre kan bulunur. Kanın yaklaşık %55’i kan plazması, %45’i kan
hücreleridir.
Kan plazması: %90’ı sudur. %10’u besinler (Protein, yağ, karbonhidrat, vitamin, mineral), artık maddeler, hormonlar bulunur.
Kan hücreleri
Alyuvar: Kana kırmızı renk verir. İçerisinde hemoglobin bulunur. Oksijen ve karbondioksit taşınmasını sağlar. Kırmızı kemik iliği, dalak ve karaciğerde üretilir. Üretildiğinde çekirdeği vardır, zamanla çekirdeği kaybolur.
Akyuvar: Vücudu mikroplara karşı korur. Kırmızı kemik iliğinde, lenf düğümlerinde üretilir. Çekirdekli ve beyaz renklidir.
Kan pulcukları: Kanın pıhtılaşmasını sağlar. Çekirdeksiz ve çok küçüktür. Kırmızı kemik iliğinde üretilir.
Büyük kan dolaşımı
Büyük kan dolaşımında kan, kalp ile vücut arasında dolaşır.
Kalbin sol karıncığından aort atar damarı ile çıkan temiz kan bütün vücuda dağılır.
Hücrelere besin ve oksijen taşınır.
Hücrelerde oluşan atıklar ve karbondioksit kana geçerek kan kirlenir.
Alt ve üst ana toplardamarla kalbin sağ kulakçığına gelir.
Kalbin sol karıncığından aort atar damarı ile çıkan temiz kan bütün vücuda dağılır.
Hücrelerde oluşan atıklar ve karbondioksit kana geçerek kan kirlenir.
Alt ve üst ana toplardamarla kalbin sağ kulakçığına gelir.
Küçük kan dolaşımı
Küçük kan dolaşımında kan, kalp ile akciğer arasında dolaşır.
Kalbin sağ karıncığındaki kirli kan akciğer atardamarı ile akciğere taşınır.
Akciğerde temizlenir. (Karbondioksit verilerek, oksijence zenginleşir.)
Temiz kan kalbin sol kulakçığına gelir.
Kalbin sağ karıncığındaki kirli kan akciğer atardamarı ile akciğere taşınır.
Akciğerde temizlenir. (Karbondioksit verilerek, oksijence zenginleşir.)
Temiz kan kalbin sol kulakçığına gelir.
Kanın Görevleri
Kanın görevi kısaca taşımacılık yapmaktır. Ancak bunun yanında diğer görevleride vardır.
1. Vücut hücrelerinin ihtiyaç duyduğu besin ve oksijeni yaşır. (Oksijen alyuvarda, besin kan plazmasında taşınır)
2. Vücut hücrelerinde oluşan atık maddelerin taşınmasını sağlar.(Karbondioksit alyuvar, diğer atıklar kan plazmasında taşınır.)
3. Yaralanan organlarda pıhtılaşarak, kan kaybını önler. (Kan pulcukları sağlar)
4. Vücuda giren mikroplara karşı savunmayı sağlar. (Akyuvarlar sağlar)
1. Vücut hücrelerinin ihtiyaç duyduğu besin ve oksijeni yaşır. (Oksijen alyuvarda, besin kan plazmasında taşınır)
2. Vücut hücrelerinde oluşan atık maddelerin taşınmasını sağlar.(Karbondioksit alyuvar, diğer atıklar kan plazmasında taşınır.)
3. Yaralanan organlarda pıhtılaşarak, kan kaybını önler. (Kan pulcukları sağlar)
4. Vücuda giren mikroplara karşı savunmayı sağlar. (Akyuvarlar sağlar)
Dolaşım Sisteminin Sağlığı
Dolaşım sisteminde meydana gelen hastalıklar ve oluşma nedenleri aşağıda belirtilmiştir.
Hastalığın Adı | Oluşma nedeni |
Kalp yetmezliği | Kalbin kanı pompalayamaması |
Yüksek tansiyon | Kanbasıncının fazla olması |
Lösemi(Kan Kanseri) | Kan hücrelerinin aşırı çogalması |
Hemofili | Yaralanma durumunda kanın pıhtılaşmaması |
AIDS | Hiv virüsünün akyuvarları tahrip etmesi |
Anemi (Kansızlık) | Kandaki alyuvar sayısının az olması |
Damar sertliği | Damarların içerisinde yağ birikmesi |
Varis | Toplar damarın yapısının bozulması |
Klap krizi | Kalbi besleyen damarların tıkanması |
KONU: Bileşke Kuvvet
Kuvvet nedir?
Cisimleri hareket ettiren, hareket eden cismi durduran, hareket yönünü değiştirebilen, cisimlerin şekillerini değiştirebilen etkiye kuvvet denir. Kuvveti göremeyiz, sadece etkilerini hissedebiliriz. Kuvveti defterde, yazı tahtasında gösterebilmek için ok (→) işareti yerleştirilir. Okun uzunluğu kuvvetin büyüklüğünü gösterir.
Kuvvetin Temel Özellikleri nelerdir?
Kuvveti belirleyen dört temel özelliği vardır.
1. Uygulama Noktası: Kuvvetin uygulandığı cisimdir.
2. Doğrultusu: Kuvvetin yönü ve zıttı doğrultusunu verir.
3. Yönü: Kuvvetin hangi yönde olduğunu belirtir. Harita üzerinde kullanılan yönlerle aynıdır.
4. Şiddeti(Büyüklüğü): Kuvvetin dinamometre ile ölçülen büyüklüğüdür.
Kuvvetle yaptığımız işlere örnekler:
▪ Topa vururken,
▪ Kitabı açarken,
▪ Camı kırarken,
▪ Musluğu çevirirken,
▪ Meyveyi soyarken kuvvet uygulanır.
1. Uygulama Noktası: Kuvvetin uygulandığı cisimdir.
2. Doğrultusu: Kuvvetin yönü ve zıttı doğrultusunu verir.
3. Yönü: Kuvvetin hangi yönde olduğunu belirtir. Harita üzerinde kullanılan yönlerle aynıdır.
4. Şiddeti(Büyüklüğü): Kuvvetin dinamometre ile ölçülen büyüklüğüdür.
▪ Topa vururken,
▪ Kitabı açarken,
▪ Camı kırarken,
▪ Musluğu çevirirken,
▪ Meyveyi soyarken kuvvet uygulanır.
Newton nedir?
Kuvvetin birimi Newton‘dur. Kısaca N harfi ile gösterilir.
Gösterilmesi F veya F1 , F2 … şeklindedir. Birden fazla kuvvet varsa 1.kuvvet olduğunu belirtmek için F1, 2.kuvvet olduğunu belirtmek için F2 şeklinde isimlendirilir.
Gösterilmesi F veya F1 , F2 … şeklindedir. Birden fazla kuvvet varsa 1.kuvvet olduğunu belirtmek için F1, 2.kuvvet olduğunu belirtmek için F2 şeklinde isimlendirilir.
Büyüklük | Kuvvet |
---|---|
Sembolü | F veya F1, F2 … |
Birimi | N (Newton) |
Not: Kuvvet sembolü olarak kullanılan F, İngilizce kuvvet kelimesi olan “Force” kelimesinin baş harfidir.
Dinamometre nedir?
Kuvvet ölçen araca Dinamometre denir. Dinamometre cisimlerin esneme özelliğinden yararlanılarak yapılmıştır. Dinamometre içinde esnek bir yay bulunur. Dinamometredeki yaydaki uzama miktarı dinamometreye asılan cismin ağırlığı ile doğru orantılıdır.
Örnek 10 Newton’luk kuvvet ile 1 cm uzama meydana geldi ise, 20 N’luk kuvvetle 2 cm uzama gerçekleşir.
Ölçülecek kuvvetin büyüklüğüne uygun dinamometre seçilmelidir. Ölçüm aralığı 0-10 N olan dinamometre ile en fazla 10 N’luk kuvvet ölçülebilir.
Dinamometre ile ölçülecek kuvvet büyük ise dinamometrenin kalın (sert) yaydan yapılmalıdır. Ölçülecek kuvvet hassas ölçülmesi için de ince (yumuşak) yay kullanılmalıdır.
Örnek 10 Newton’luk kuvvet ile 1 cm uzama meydana geldi ise, 20 N’luk kuvvetle 2 cm uzama gerçekleşir.
Kuvvetin Yönü ve Doğrultusu
Kuvvetin yön, doğrultu, büyüklük ve başlangıç noktası belirtilmelidir.
Yön ve doğrultu aynı değildir. Yön tek, doğrultu çift taraflıdır. Kuzey yön, kuzey-güney ise doğrultudur.
Bileşke Kuvvet nedir?
İki ya da daha fazla kuvvetin bir cisme yaptığı etkiyi tek başına yapabilen kuvvete Net kuvvet (Bileşke Kuvvet) denir. Bileşke kuvvet R sembolü ile gösterilir.
Bileşke kuvvet nasıl bulunur?
a- Aynı yöndeki kuvvetlerin bileşkesi: Bir cisme etki eden doğrultuları ve yönleri aynıkuvvetlerin bileşkesini bulmak için kuvvetlertoplanır. Cisim, bileşke kuvvetin yönünde hareket eder.
Bileşke Kuvvet (R)= F1 + F2 |
Örnek: Bir cismine aynı yön ve doğrultuda 5N ve 3N luk kuvvetler etki ediyor.Cismin hareket yönü ve cisme etkiyen net kuvvet nedir?
1.kuvvet (F1) | 2.kuvvet (F2) | Net kuvvet (R) | |
Doğrultu | Doğu-Batı | Doğu-Batı | Doğu-Batı |
Yön | Batı | Batı | Batı |
Büyüklük | 5 N | 3N | 8 N |
R= F1 + F2 = 4N +3N = 7N ( Net kuvvet 8N dur.)
b- Zıt yöndeki kuvvetlerin bileşkesi: Bir cisme etki eden doğrultuları aynı yönleri zıt ise, kuvvetlerin bileşkesini bulmak için kuvvetlerçıkarılır. Bileşke kuvvetin yönü büyük kuvvetin yönüdür. Cisim, büyük kuvvetin yönüne doğru hareket eder.
Bileşke Kuvvet (R)= F1 – F2 |
Örnek: Bir cismine aynı doğrultuda ve zıt yönde 5N ve 3N luk kuvvetler etki ediyor. Cismin hareket yönü ve cisme etkiyen net kuvvet nedir?
1.kuvvet (F1) | 2.kuvvet (F2) | Net kuvvet (R) | |
Doğrultu | Doğu-Batı | Doğu-Batı | Doğu-Batı |
Yön | Doğu | Batı | Doğu |
Büyüklük | 5 N | 3N | 8 N |
R= F1 - F2 = 5N -3N = 2N ( Net kuvvet 2N dur.)
Dengelenmiş ve Dengelenmemiş Kuvvetler
a-Dengelenmiş kuvvet: Bileşkeleri sıfır olan kuvvetlere dengelenmiş kuvvetler denir. Dengelenmiş kuvvetlerin etkisinde olan cisim ya hareketsizdir, ya da sabit süratle hareket eder.
b-Dengelenmemiş kuvvet: Bileşkeleri sıfırdan farklı olan kuvvetlere dengelenmemiş kuvvetler denir. Cismin hareket yönü ile dengelenmemiş kuvvet aynı yönde ise cismin sürati artar, zıt yönde ise azalır.
Sabit Süratli Hareket
Sürat: Bir cismin birim zamanda aldığı yoldur.Sürat ve hız kavramları aynı değildir.
Sürati hesap edebilmek için alınan yolu ve geçen zamanı bilmek gerekir.
Ölçülen her büyüklüğün mutlaka bir birimle belirtilmesi gerekir.
Alınan yol birimi: santimetre (cm), metre (m), kilometre (km)
Zaman birimi: saniye (s), dakika (dk), saat (h) olarak ifade edebiliriz.
Sürat birimi: Alınan yol metre, zaman saniye alınırsa SÜRAT birimi metre/saniye olur.Kısaca m/s olarak gösterilir. Alınan yol kilometre, zaman saat alınırsa Sürat birimi kilometre/saat, kısaca km/h olur.
Eğer sürat hesaplanırken verilen değerler farklı birimlerden ise uzunluk ve zaman çevirimleriyapılır. Sürat konusunda daha ayrıntılı bilgi içintıklayınız.
Sabit süratli hareket: Bir hareketli eşit zaman aralıklarında eşit yol almasıdır. Hareket boyunca süratinde bir değişiklik olmaz.
Ortalama sürat: Hareketlinin aldığı tolam yolun, toplam zamana bölünmesiyle bulunur.
Sürati hesap edebilmek için alınan yolu ve geçen zamanı bilmek gerekir.
Alınan yol birimi: santimetre (cm), metre (m), kilometre (km)
Zaman birimi: saniye (s), dakika (dk), saat (h) olarak ifade edebiliriz.
Yol-Zaman grafiği nasıl çizilir?
1. Koordinat sistemi çizilir.
2. X eksenine(yatay) zaman, y eksenine(dikey) alınan yol ve birimleri yazılır.
3. Eksenler bölmelendirilir.
4. Tablodaki veriler grafiğe kaydedilir.
5. Noktalar birleştirilerek grafik oluşturulur.
2. X eksenine(yatay) zaman, y eksenine(dikey) alınan yol ve birimleri yazılır.
3. Eksenler bölmelendirilir.
4. Tablodaki veriler grafiğe kaydedilir.
5. Noktalar birleştirilerek grafik oluşturulur.
Sürat-Zaman grafiği nasıl çizilir?
1. Koordinat sistemi çizilir.
2. X eksenine(yatay) zaman, y eksenine(dikey) sürat ve birimleri yazılır.
3. Eksenler bölmelendirilir.
4. Tabloda sürat verilmiş ise grafiğe kaydedilir. Alınan yol verilmiş ise her zaman aralığı için sürat hesap edilir.
5.Noktalar birleştirilerek grafik oluşturulur.
2. X eksenine(yatay) zaman, y eksenine(dikey) sürat ve birimleri yazılır.
3. Eksenler bölmelendirilir.
4. Tabloda sürat verilmiş ise grafiğe kaydedilir. Alınan yol verilmiş ise her zaman aralığı için sürat hesap edilir.
5.Noktalar birleştirilerek grafik oluşturulur.
KONU: 6. Sınıf Maddenin Tanecikli Yapısı
Madde: Kütlesi ve hacmi olan her şey maddedir. Isı, ışık, ses ve elektrik madde değil, enerjidir. Madde tanecikli yapıdadır.
Maddenin taneciklerden oluştuğunu nasıl anlarız?
1. Gaz maddelerin sıkıştırılabilmesi:
Şırınganın ağzını kapatıp pistona bastırdığımızda havanın sıkıştığını gözleriz. Hava taneciklerden oluşmuştur. Bu tanecikler arasındaki boşluk çok fazla olduğu için kolaylıkla sıkışabilmektedir. Gazların sıkışabilme özelliği araçların lastiğinde, yangın tüplerinde, toplarda kullanılmaktadır. Gazlarda boşluk bulunması gazların bütünsel olmadığını gösterir.
2. İyodun alkolde dağılması: İyot alkol içinde her yere dağılır. Bunu renk değişiminden gözleriz.
3. Şekerin suda çözünmesi: Şeker su içinde dağılır, şekerli suyu içtiğimizde şeker tadını alırız.
Bütün bu olaylar maddenin bütünsel değil taneciklerden oluştuğunu ispatlar.
Şırınganın ağzını kapatıp pistona bastırdığımızda havanın sıkıştığını gözleriz. Hava taneciklerden oluşmuştur. Bu tanecikler arasındaki boşluk çok fazla olduğu için kolaylıkla sıkışabilmektedir. Gazların sıkışabilme özelliği araçların lastiğinde, yangın tüplerinde, toplarda kullanılmaktadır. Gazlarda boşluk bulunması gazların bütünsel olmadığını gösterir.
3. Şekerin suda çözünmesi: Şeker su içinde dağılır, şekerli suyu içtiğimizde şeker tadını alırız.
Maddenin halleri
Madde katı, sıvı ve gaz olarak üç halde bulunur.
1. Katı hal:
-Maddenin en düzenli halidir.
-Taneciklerin arasındaki boşluk çok azdır.
-Sıkıştırılamaz.
-Akışkan değildir.
-Belirli bir hacmi vardır.
-Tanecikler titreşim hareketi yapar, öteleme ve dönme hareketi yapmaz.
2. Sıvı hal:
-Tanecikleri arasında boşluk bulunur.
-Sıkıştırılamazlar.
-Akışkandır.
-Belirli bir hacmi vardır. Bulundukları kabın şeklini alır.
-Tanecikleri titreşim dönme ve öteleme hareketi yapar.
3. Gaz hal:
-Maddenin en düzensiz halidir.
-Tanecikleri arasında çok fazla boşluk vardır.
-Sıkıştırılabilir.
-Akışkandır.
-Belirli bir şekli ve hacmi yoktur. Bulundukları kabın her tarafını doldurur.
-Tanecikleri titreşim dönme ve öteleme hareketi yapar.
Maddenin kaç hali vardır? Ayrıntılı incelemek içintıklayınız
Madde içinde bulunan atomlar üç çeşit hareketleri vardır. Bunlar titreşim, öteleme ve dönme hareketidir.
Titreşim hareketi: Taneciklerin bulunduğu yerde sağa-sola, aşağı-yukarı ve öne-arkaya hareket etmesidir. Maddenin bütün hallerinde titreşim hareketi vardır.
Öteleme hareketi: Taneciklerin yer değiştirmesidir. Sıvı ve gazlar öteleme hareketi yapar.
Maddenin Halleri:Tanecikler ısı aldıkça titreşim hareketleri artar. Belirli bir sıcaklıktan sonra titreşim o kadar çok artar ki tanecikler birarada duramaz. Madde katı halden sıvı hale geçer. Tanecikler titreşim hareketinin yanında öteleme hareketi de yapmaya başlarlar. Sıcaklığın artması ile birlikte tanecikler bir arada tutunamaz ve gaz haline geçerler.
-Maddenin en düzenli halidir.
-Taneciklerin arasındaki boşluk çok azdır.
-Sıkıştırılamaz.
-Akışkan değildir.
-Belirli bir hacmi vardır.
-Tanecikler titreşim hareketi yapar, öteleme ve dönme hareketi yapmaz.
-Tanecikleri arasında boşluk bulunur.
-Sıkıştırılamazlar.
-Akışkandır.
-Belirli bir hacmi vardır. Bulundukları kabın şeklini alır.
-Tanecikleri titreşim dönme ve öteleme hareketi yapar.
-Maddenin en düzensiz halidir.
-Tanecikleri arasında çok fazla boşluk vardır.
-Sıkıştırılabilir.
-Akışkandır.
-Belirli bir şekli ve hacmi yoktur. Bulundukları kabın her tarafını doldurur.
-Tanecikleri titreşim dönme ve öteleme hareketi yapar.
KONU: 6.Sınıf Fiziksel ve Kimyasal Değişimler
Fiziksel değişim
Maddenin sadece dış görünümünde meydana gelen değişmedir. Maddenin yapısı (kimliği )değişmez, sadece tanecikler arasındaki boşluk değişir. Madde yine aynı maddedir fakat görünümü değişmiştir.
Fiziksel değişim hangi olaylarda görülür?
1.Hal değişimi: Buzun erimesi, suyun buharlaşması, yağın donması
2.Çözünme: Şekerin, tuzun suda çözünmesi
3.Ufalanma: Peynirin rendelenmesi, buğdayın öğütülmesi
4.Yırtılma: Kağıdın yırtılması, kumaşın yırtılması
5.Kırılma: Camın kırılması, buzun kırılması
6.Karışımlar: Kum ve çakılın karışması, kokunun odaya karışması
Not: Karışımlar iki ya da daha fazla maddenin kendi özelliklerini kaybetmeden bir araya gelmesiyle oluşur. Karışımı oluşturan maddeler kimliklerini kaybetmezler. Fiziksel olarak meydana geldiği için fiziksel yollarla ayrılırlar.
1.Hal değişimi: Buzun erimesi, suyun buharlaşması, yağın donması
2.Çözünme: Şekerin, tuzun suda çözünmesi
3.Ufalanma: Peynirin rendelenmesi, buğdayın öğütülmesi
4.Yırtılma: Kağıdın yırtılması, kumaşın yırtılması
5.Kırılma: Camın kırılması, buzun kırılması
6.Karışımlar: Kum ve çakılın karışması, kokunun odaya karışması
Kimyasal değişim
Maddenin içyapısında meydana gelen değişmedir. Maddenin yapısı (kimliği) değişir. Yeni özellikte maddeler oluşur. Kimyasal değişim sırasında renk değişimi, gaz çıkışı, ısı veya ışık yayılması gibi belirtiler gözlenir.
Kimyasal değişim hangi olaylarda görülür?
1. Yanma: Kağıdın yanması, kömürün yanması ekmeğin yanması
2. Çürüme: Domatesin çürümesi, yaprakların çürümesi, tahtanın çürümesi
3. Paslanma: Çivinin paslanması, bakırın paslanması, gümüşün paslanması
4. Pişirilme: Etin pişmesi, yemeğin pişmesi
5. Kızartılma: Patatesin kızartılması, balığın kızartılması
6. Mayalanma: Hamurun mayalanması, sütün mayalanması
7. Kokuşma: Etin kokuşması, yemeğin kokuşması
8. Küflenme: Peynirin küflenmesi, ekmeğin küflenmesi
8. Sindirim: Besinlerin sindirilmesi
9. Solunum: Canlıların soluk alıp vermesi
10. Fotosentez: Bitkilerin fotosentez yapmaları
1. Yanma: Kağıdın yanması, kömürün yanması ekmeğin yanması
2. Çürüme: Domatesin çürümesi, yaprakların çürümesi, tahtanın çürümesi
3. Paslanma: Çivinin paslanması, bakırın paslanması, gümüşün paslanması
4. Pişirilme: Etin pişmesi, yemeğin pişmesi
5. Kızartılma: Patatesin kızartılması, balığın kızartılması
6. Mayalanma: Hamurun mayalanması, sütün mayalanması
7. Kokuşma: Etin kokuşması, yemeğin kokuşması
8. Küflenme: Peynirin küflenmesi, ekmeğin küflenmesi
8. Sindirim: Besinlerin sindirilmesi
9. Solunum: Canlıların soluk alıp vermesi
10. Fotosentez: Bitkilerin fotosentez yapmaları
Kimyasal ve fiziksel değişime örnekler
Kanın pıhtılaşması: Kimyasal
Mumun erimesi: Fiziksel
Mumun yanması: Kimyasal
Naftalinin süblimleşmesi: Fiziksel
Soyulan elmanın kararması: Kimyasal
Elmanın soyulması: Fiziksel
Suyun yoğuşması: Fiziksel
Camın erimesi: Fiziksel
Demirin çürümesi: Fiziksel
Kumla suyun karışması: Fiziksel
Suyun kaynaması: Fiziksel
Odunun talaş olması: Fiziksel
Fiziksel ve kimyasal değişime diğer örnekler için tıklayınız
Not: Kimyasal değişimle beraber, fiziksel değişmede gözlenir. Kağıt yandığında kağıt artık kağıt özelliği göstermez. Yeni maddeler oluşur. Kağıt ve oluşan külün de fiziksel özellikleri farklıdır.
Mumun erimesi: Fiziksel
Mumun yanması: Kimyasal
Naftalinin süblimleşmesi: Fiziksel
Soyulan elmanın kararması: Kimyasal
Elmanın soyulması: Fiziksel
Suyun yoğuşması: Fiziksel
Camın erimesi: Fiziksel
Demirin çürümesi: Fiziksel
Kumla suyun karışması: Fiziksel
Suyun kaynaması: Fiziksel
Odunun talaş olması: Fiziksel
KONU: 6.Sınıf Yoğunluk Nedir?
Kütle: Madde miktarına denir. Kütle birimleri kilogram ve gramdır. Kütle eşit kollu terazi ile ölçülür. “m” sembolü ile gösterilir.
Hacim: Maddenin uzayda kapladığı yere hacim denir. Hacim birimi mililitre (mL) ya da santimetreküp (cm3), Litre (L) ya da desimetreküp (dm3), ve metreküp (m3) kullanılır. Hacim “v” sembolü ile gösterilir.
Hacim ölçüleri ve hesaplaması konusunda daha ayrıntılı bilgi için tıklayınız.
Hacim: Maddenin uzayda kapladığı yere hacim denir. Hacim birimi mililitre (mL) ya da santimetreküp (cm3), Litre (L) ya da desimetreküp (dm3), ve metreküp (m3) kullanılır. Hacim “v” sembolü ile gösterilir.
Yoğunluk nedir?
Yoğunluk bir maddenin birim hacimdeki kütlesine denir. Yoğunluk maddenin ayırt edici özelliğidir, “d” sembolüyle gösterilir.
Örnek: Sınıf içinde öğrenci sayısı artarsa yoğunluk artmış olur.
Aynı yolda giden araç sayısı artarsa trafik yoğun deriz. Birim hacimde madde miktarı artarsa yoğunluk artar.
Aynı yolda giden araç sayısı artarsa trafik yoğun deriz. Birim hacimde madde miktarı artarsa yoğunluk artar.
Yoğunluk nasıl hesap edilir?
Yoğunluğu hesaplayabilmek için maddenin kütlesi ve hacminin bilinmesi gerekir. Kütlenin hacme bölünmesi ile yoğunluk bulunur.
Yoğunluğun formülü
Yoğunluk = Kütle/ Hacim
d=m/v
Örnek: Kütlesi 600 gram, hacmi 300 cm3 olan cismin yoğunluğu nedir?
Yoğunluk = Kütle/ Hacim formülünden
Yoğunluk= 600g/300cm3 = 2 g/cm3
Kütle – Hacim – Yoğunluk Grafikleri
Farklı Maddelerin Yoğunlukları
Maddeler
|
Yoğunluk (g/cm3)
|
Su
|
1 g/cm3
|
Etil Alkol
|
0,78 g/cm3
|
Benzin
|
0,7 g/cm3
|
Mazot
|
0,85 g/cm3
|
Tahta
|
0,8 g/cm3
|
Lastik
|
1,5 g/cm3
|
Ayçiçek Yağı
|
0,92 g/cm3
|
Mum
|
0,8 g/cm3
|
Çinko
|
7 g/cm3
|
Demir
|
7,8 g/cm3
|
Bakır
|
8,9 g/cm3
|
Alüminyum
|
2,7 g/cm3
|
Altın
|
19,3 g/cm3
|
Gümüş
|
10,5 g/cm3
|
Cıva
|
13,6 g/cm3
|
Maddenin yoğunluğunun bulunması
Bir maddenin yoğunluğunun bulunabilmesi için kütlesi ve hacminin ölçülmesi gerekir.
Cismin kütlesinin ölçülmesi
- Maddenin kütlesinin ölçülebilmesi için eşit kollu terazi veya elektronik terazi kullanılır.
Cismin hacminin ölçülmesi
- Sıvıların hacmini ölçmek için dereceli silindir kullanılır.
- Gazların hacmi, içinde bulundukları kabın hacmi kadardır.
- Katıların hacmini ölçmek için, eğer düzgün şekilli bir cisim ise hesaplama yapılır.
- Katı düzgün değilse ve su içinde de çözünmüyorsa, cismi sıvı içerisine atıp taşan sıvının hacmi ölçülür. Taşan sıvının hacmi cismin hacmini verir.
NOT:
* Aynı hacimde iki maddeden yoğunluğu fazla olanın kütlesi de fazladır.
* Aynı kütledeki iki cisimden yoğunluğu fazla olan cismin hacmi daha azdır.
* Hacmi değişmeyen kapalı bir kaba gaz eklendiğinde, gazın yoğunluğu artar.
* Isınan bir maddenin hacmi artar, yoğunluğu azalır. Sıcak havanın yoğunluğu, soğuk havanın yoğunluğundan azdır.
* Aynı kütledeki iki cisimden yoğunluğu fazla olan cismin hacmi daha azdır.
* Hacmi değişmeyen kapalı bir kaba gaz eklendiğinde, gazın yoğunluğu artar.
* Isınan bir maddenin hacmi artar, yoğunluğu azalır. Sıcak havanın yoğunluğu, soğuk havanın yoğunluğundan azdır.
Cisimlerin suda yüzme şartı
Bir cismin suda yüzebilesi için yoğunluğunun sudan az olması gerekir. Tahta, yağ, köpük, buz gibi maddelerin yoğunlukları suyun yoğunluğundan azdır. Su donduğunda kütlesi değişmez fakat hacmi atar. Bu nedenle buzun yoğunluğu sudan azdır.
Birbirine karışmayan sıvıların yoğunlukları
Şekilde görüldüğü gibi birbirine karışmayan su ve yağ aynı kaba konulduğunda, yoğunluğu büyük olan su altta, yoğunluk küçük olan yağ ise üstte kalır.
Şekilde birbirine karışmayan A, B, C, D sıvılarının yoğunlukları D>C>B>A şeklindedir.
Günlük Yaşamda Yoğunluk
Uçak gibi hava araçlarında yoğunluğu az olan alüminyum gibi metaller kullanılır. Bu nedenle uçak fazla ağır olmaz. Binalarda da gaz beton kullanılması binanın daha hafif olmasını sağlar.
Yoğunluk Çevrimleri
SI birim sisteminde (Uluslar arası birim sistemi) yoğunluk birimi kg/m3‘tür. Bunun yanında g/cm3sıkça kullanılır. Yoğunluk çevirmelerinde g/cm3 , g / mL ve kg / L’ye eşittir.
1 g / cm3 = 1 g/ml = 1 kg / L
1 g/cm3 = 1000 kg/m3
Örnek: Suyun yoğunluğu, 4 °C’de 1 g/cm3 veya 1 g/ml veya 1 kg / L’dir.
Su Yoğunluğunun Canlılar için Önemi
Sıvı haldeki maddeler soğudukça tanecikleri yavaşlar, birbirine yakınlaşır. Bu sayede hacmi azalır. Yoğunluğu artar, ancak bu duruma uymayan tek sıvı sudur. Su donarken hacmi artar, bu nedenle yoğunluğu azalır. Suyun bu özel durumu canlılar için çok önemlidir. Buz tutan bir gölde, buz suyun üzerinden batmadan yüzer. Göl içerisindeki canlıların yaşaması bu sayede gerçekleşir.
KONU: 6.Sınıf Işığın Yansıması
Işık bir enerjidir. Doğrusal olarak yayılır.
Işık Kaynağı
Kendi ışığını üreten cisimlere ışık kaynağı denir. İki çeşittir.
1. Doğal ışık kaynakları: Kendiliğinden çevresine ışık yayan varlıklara doğal ışık kaynağı denir. Yıldırım, şimşek, ateş böceği, fener balığı, yıldızlar ve Güneş doğal ışık kaynaklarıdır. En büyük ışık kaynağımız Güneş’tir.
2. Yapay ışık kaynakları: İnsanlar tarafından yapılmış ışık kaynaklarıdır. Mum, fener, ampul, meşale yapay ışık kaynağıdır.
Aydınlatılmış cisim
Aydınlatılmış cisimler kendiliğinden ışık yaymaz, diğer ışık kaynaklarından aldıkları ışığı yansıtır. Işıkla görülen her şey aydınlatılmış cisimdir. Ay, gezegenler, trafik levhaları, fosforlu cisimler örnek verilebilir. Ay Güneş’ten aldığı ışığı yansıtır, kendi ışığı yoktur.
Işığın madde ile etkileşimi
Maddeler ışığı geçirip geçirmemesine göre sınıflandırılır.
1. Saydam madde: Işığı geçiren maddelere denir. Arkasındaki cisimler görülür. Cam, hava, su saydam maddedir.
2. Yarı saydam madde: Işığın birazını geçirir. Arkasındaki cisimler tam görülmez. Buzlu cam, yağlı kağıt yarı saydamdır.
3. Saydam olmayan madde (Opak): Işığı geçirmeyen maddelerdir. Arkasındaki cisimler görünmez. Tahta, duvar opaktır.
1. Saydam madde: Işığı geçiren maddelere denir. Arkasındaki cisimler görülür. Cam, hava, su saydam maddedir.
2. Yarı saydam madde: Işığın birazını geçirir. Arkasındaki cisimler tam görülmez. Buzlu cam, yağlı kağıt yarı saydamdır.
3. Saydam olmayan madde (Opak): Işığı geçirmeyen maddelerdir. Arkasındaki cisimler görünmez. Tahta, duvar opaktır.
Işığın Yansıması
Işık koyu renkli yüzeylerde soğurulur. Parlak yüzeylerde ise yansır.
Yansıma: Işığın bir yüzeye çarpıp geldiği ortama geri dönmesine yansıma denir. Cisimleri görebilmemiz için ışığın yansıması gerekir. Ay ışık kaynağı değildir, güneşten aldığı ışığı yansıttığı için görünür.
Bir Cismin Görülebilmesi
Bir cismin görülebilmesi için ışık kaynağı olmalıdır. Işık kaynağı olmayan yerler karanlık olur ve cisimler görülemez. Işık kaynağından çıkan ışık ışınları cisme çarpar, gözümüze gelir. Bu sayede cisimleri görmüş oluruz. Ayrıca siyah cisimlerden de ışık yansımaz.
Yansıma Kanunları
Yansıma olayı belirli kurallara göre geçekleşir. Bunlar:
1. Gelen ışın, yansıyan ışın ve normal aynı düzlemdedir.
2. Gelme açısı ile yansıma açısı birbirine eşittir.
3. Normal üzerinden gelen ışın, aynı yoldan geri yansır. (Gelme ve yansıma açıları 0º dir)
Not: Yansıyan ışığın hızında ve renginde bir değişiklik olmaz.
Yansıma kanunları hakkında ayrıntılı bilgi içintıklayın.
Normal: Gelen ışının yüzeye temas ettiği yerden yüzeye dik olarak çizilen kesikli çizgidir. N ile gösterilir.
Gelme açısı (î): Gelen ışın ile yüzeyin normali arasındaki açıdır.
Yansıma açısı (^r): Yansıyan ışın ile yüzeyin normali arasındaki açıdır.
Işık normalin üzerinden geldiğinde tekrar normal üzerinden yansır.
İki çeşit yansıma vardır.
1. Düzgün yansıma: Işığın çarptığı yüzey pürüzsüz ise düzdün yansıma gerçekleşir. Yüzeye gelen ışınlar paralel olarak yansır. Düzgün yansımada cisimlerin görüntüsü oluşur. Cisimler aynı şekil ve büyüklükte görünür.
2. Dağınık yansıma: Işığın çarptığı yüzey pürüzlü ise dağınık yansıma gerçekleşir. Dağınık yansımada net görüntü oluşmaz. Cisimler farklı şekil ve büyüklükte görünür.
Not: Düzgün ve dağınık yansıma, yansıma kanunlarına uyar.
1. Gelen ışın, yansıyan ışın ve normal aynı düzlemdedir.
2. Gelme açısı ile yansıma açısı birbirine eşittir.
3. Normal üzerinden gelen ışın, aynı yoldan geri yansır. (Gelme ve yansıma açıları 0º dir)
Gelme açısı (î): Gelen ışın ile yüzeyin normali arasındaki açıdır.
Yansıma açısı (^r): Yansıyan ışın ile yüzeyin normali arasındaki açıdır.
KONU: 6.Sınıf Ses
Ses: Ses bir enerjidir. Maddenin titreşmesi sonucu oluşur. Yere düşen bir kalem, üflenen flüt, elimizle alkışladığımızda ses oluşur.
Ses dalgalar halinde yayılır. Bunu suya atılan taşın oluşturduğu dalgalara benzetebiliriz. Su dalgaları sadece suyun yüzeyinde yayılırken, ses dalgaları her yönde yayılır. (Bir balonun şişmesi gibi her yöne doğrudur.)
Ses Dalgaları Neden Maddesel Ortamda Yayılır?
Sesin maddelerin titreşimi ile oluştuğundan dolayı, yayılabilmesi için maddesel ortama ihtiyaç vardır. Bu nedenle ses boşlukta yayılmaz.
Doğal ses kaynakları: İnsan, hayvan ve doğadaki sesler doğal sestir.
Yapay ses kaynakları: Çeşitli araçlardan çıkan seslerdir. Araba motoru, davul sesi örnektir.
Yapay ses kaynakları: Çeşitli araçlardan çıkan seslerdir. Araba motoru, davul sesi örnektir.
Ses Bir Engele Çarptığında Ne Olur?
Sesin madde ile etkileşimi ışığa benzer, yansıyabilir (yankı), soğurulabilir ve iletilir.
1.Sesin yansıması
Ses bir engele çarptığında geldiği ortama geri dönmesine sesin yansıması denir. Sesin yansıması, ışığın yansımasına benzer. Sesin yansımasında da yansıma kuralları geçerlidir. Düz yüzeylerde aynı yönde yayılırken, pürüzlü yüzeylerde farklı yönlerde yayılır.
Bazı araçlar sesin yansımasından yaralanılarak yapılmıştır. Denizin derinliğini ölçmeye yarayan sonar, iç organların gösterilmesini sağlayan ultrason sesin yansımasından yaralanılan teknolojik araçlardır. Deprem faylarının, maden yataklarının tespitinde de yansımadan yararlanılır.
Yankı
Ses bir engele çarptıktan sonra belirli bir süre sonra duyulmasına denir. Yankı vadide, boş salonda ve koridorda hissedebiliriz. Sert, düz ve geniş alanlarda yankı daha fazla gerçekleşir. Yankıyı hissedebilmek için kaynak ile engel arasında 17 metre mesafe olmalıdır.
2. Sesin soğurulması
Sesin madde tarafından yutulmasıdır. Pürüzlü ve gözenekli yüzeyler sesi daha çok soğurur. Kar yağdığı zaman etrafın sesiz olması, eşya bulunan oda da yankının almaması, araçların egzozları, silahların susturucuları sesin soğurulmasını sağlar.
3. Sesin iletimi
Ses farklı ortamlarda farklı yayılmaktadır. Sesin en hızlı yayıldığı ortam katı, sonra sıvı, en yavaş gaz ortamında yayılır. Katı maddenin tanecikleri birbirine yakın olduğu için sesin iletim hızı en fazla olmaktadır.
Sesin yalıtımı
Sesin bir ortamdan diğerine geçişini engellemek için ses yalıtımı yapılır. Köpük, cam yünü, çift cam ses yalıtımı sağlar.
Akustik
Sesin oluşması, yayılması, duyulması gibi özelliklerini inceler.Tarihi camiler, tiyatro salonları, sinema gibi yerlerde akustiğe dikkat edilerek inşa edilmiştir. Akustikte yankı olayı istenmez.
KONU: Bitki ve Hayvanlarda Üreme Büyüme ve Gelişme
Canlıların kendilerine benzer bireyler meydana getirmesine üreme ya da çoğalma denir. Bütün canlılar çoğalma özelliğine sahiptir, ancak üreyebilme canlının yaşaması için gerekli değildir.
Canlılarda üreme eşeyli üreme ve eşeysiz üreme olmak üzere iki çeşittir.
1.Eşeysiz üreme
Eşeysiz üremede cinsiyet yoktur, tek bireyden yeni canlılar oluşur. Üreme hücreleri kullanılmaz.
Eşeysiz üremenin özellikleri
1. Tek canlıdan yeni canlılar oluşur.
2. Oluşan yeni canlılar ata canlı ile aynı özelliktedir.
3. Eşeysiz üreme canlılarda çeşitliliğe sebep olmaz.
4. Eşeysiz üreme hücrenin çoğalması ile gerçekleşir.
5. Üreme hücreleri kullanılmaz.
6. Hızlı gerçekleşir. İlkel yapılı canlılarda görülür.
7. Bu üreme tek hücrelilerde, mantarlarda, bazı bitki ve hayvanlarda görülür.
2. Oluşan yeni canlılar ata canlı ile aynı özelliktedir.
3. Eşeysiz üreme canlılarda çeşitliliğe sebep olmaz.
4. Eşeysiz üreme hücrenin çoğalması ile gerçekleşir.
5. Üreme hücreleri kullanılmaz.
6. Hızlı gerçekleşir. İlkel yapılı canlılarda görülür.
7. Bu üreme tek hücrelilerde, mantarlarda, bazı bitki ve hayvanlarda görülür.
Eşeysiz üremenin çeşitleri
1. Bölünme: Tek hücreli canlıların ortadan ikiye ayrılması bölünerek çoğalmadır. Yeterli olgunluğa erişmiş canlı, ortadan ikiye bölünür. Oluşan yeni canlılar birbiri ile aynı özelliğe sahiptir. Bakteri, paramesyum, öglena, amip bölünerek çoğalan canlılardır.
2. Tomurcuklanma: Ana canlının vücudunda bir çıkıntı oluşur. Meydana gelen çıkıntı zamanla gelişerek, ana canlıdan ayrılır. Tomurcuklanarak üreyen canlılar bağımsız yaşayabilir ya da bir arada bulunarak koloni oluştururlar. Bira mayası, hidra, deniz anası ve mercanlarda görülür.
3. Rejenerasyonla (Yenilenme) Üreme:Hayvanlarda kopan parçanın yerine yenisinin gelmesine rejenerasyon denir. Kopan kısımdan yeni bir canlı meydana gelir ise rejenerasyon ile üreme gerçekleşmiş olur. Omurgasız canlılarda görülür. Deniz yıldızı, planarya (yassı solucan), topak solucanı gibi canlılarda görülür. İnsanda yaranın iyileşmesi, kırılan kemiğin onarılması, kertenkelenin kopan kuyruğunun yenilenmesi rejenerasyondur, fakat bu olaylarda yeni canlı meydana gelmez.
4. Vejatatif Üreme: Bitkilerin dal, yaprak ve kök gibi kısımlarından yeni bitki oluşmasıdır. Menekşe, söğüt, kavak, gül, asma, muz, çilek bu şekil ürerler. Bu bitkilerin tohumu olmadıkları için bu şekilde çoğalırlar. Vejatatif üremede iyi özellikleri olan bitkiler, bu özelliklerini kaybetmeden nesiller boyu çoğalırlar.
5. Sporla Üreme: Şapkalı mantarlar, eğrelti otu, karayosunu sporla üremektedir.
2.Eşeyli üreme
Eşeyli üremede dişi ve erkek olmak üzere iki cinsiyet vardır.
Bitkilerde üreme, büyüme ve gelişme
Bitkiler çiçekli ve çiçeksiz bitkiler olmak üzere iki gruptur.
Çiçeksiz bitkiler
Çiçeği bulunmaz, tohum oluşturmazlar. Çiçeksiz bitkilerde eşeyli ve eşeysiz üreme görülür. Kara yosunu, su yosunu, eğrelti otu, at kuyruğu, kibrit otu, ciğer otu çiçeksiz bitkilerdir. Ayrıntılı bilgi
Çiçekli bitkiler
Çiçekli bitkilerde üreme organı çiçektir. Çiçekten tohum ve meyve oluşur.
Çiçeğin kısımları
1. Çiçek sapı: Çiçeği, bitkinin gövdesine bağlar.
2. Çiçek tablası: Çiçeğin diğer kısımlarının üzerinde bulunduğu kısımdır.
3. Çanak yaprak: Çiçek tomurcuk halindeyken çiçeği dış etkilere karşı korur. Yeşil renklidir.
4. Taç yaprak: Çiçeğin renkli kısmıdır. Canlı renkleri ile birçok hayvanı çiçeğe çeker. Tozlaşmaya yardımcı olur. Erkek ve dişi organı sarar ve korur.
5. Erkek organ: Başçık ve sapçık olmak üzere iki kısımdan oluşur. Başçık çiçek tozlarının (polenlerin) bulunduğu kısımdır. Polenler erkek üreme hücrelerini içerir. Sapçık ise başçığı taşır.
6. Dişi organ: Dişicik tepesi, dişicik borusu ve yumurtalık olmak üzere üç kısımdan oluşur.
Dişicik tepesi; polenlerin dişi üreme organına yerleşiği ilk kısımdır. Yapışkan yapıdadır.
Dişicik borusu; polenlerin tepecikten yumurtalığa taşındığı borudur.
Yumurtalık; içinde bir veya birkaç tane tohum taslağı bulunur. Tohum taslağının içinde dişi üreme hücresi (yumurta) yer alır.
2. Çiçek tablası: Çiçeğin diğer kısımlarının üzerinde bulunduğu kısımdır.
3. Çanak yaprak: Çiçek tomurcuk halindeyken çiçeği dış etkilere karşı korur. Yeşil renklidir.
4. Taç yaprak: Çiçeğin renkli kısmıdır. Canlı renkleri ile birçok hayvanı çiçeğe çeker. Tozlaşmaya yardımcı olur. Erkek ve dişi organı sarar ve korur.
5. Erkek organ: Başçık ve sapçık olmak üzere iki kısımdan oluşur. Başçık çiçek tozlarının (polenlerin) bulunduğu kısımdır. Polenler erkek üreme hücrelerini içerir. Sapçık ise başçığı taşır.
6. Dişi organ: Dişicik tepesi, dişicik borusu ve yumurtalık olmak üzere üç kısımdan oluşur.
Dişicik tepesi; polenlerin dişi üreme organına yerleşiği ilk kısımdır. Yapışkan yapıdadır.
Dişicik borusu; polenlerin tepecikten yumurtalığa taşındığı borudur.
Yumurtalık; içinde bir veya birkaç tane tohum taslağı bulunur. Tohum taslağının içinde dişi üreme hücresi (yumurta) yer alır.
Çiçekte Tozlaşma ve Meyve Oluşumu
Tozlaşma: Polenlerin, rüzgar su ve hayvanlar aracılığı ile dişicik tepesine taşınması olayıdır.
Dişicik tepesine gelen polenler burada nemli ortamdan dolayı çatlar, polen çekirdeğini iki kısımdan oluşur. Çekirdeğin birisi dişicik burusunda ilerleyerek polen tüpünü oluşturur. Diğer çekirdek ise yumurtalığa ulaşır.
Döllenme: Polen çekirdeğinin yumurtalığa ulaşarak, yumurta ile birleşmesine döllenme denir. Döllenmiş yumurtaya zigot denir. Zigot gelişerek embriyoya (Tohum taslağı) dönüşür.
Tohumlar
Tohum uyku halindedir, uygun şartlar sağlandığında (su, oksijen ve uygun sıcaklık) embriyo gelişmeye başlar. Tohum çimlenerek bitkiyi oluşturur.
Tohumun yapısı
Embriyo: Tohum içindeki bitkinin taslağıdır. Embriyo çimlenerek, yeni bitkinin oluşmasını sağlar.
Çenekler: İçinde bol miktarda besin bulunur. Bu besin yaprak çıkıncaya kadar kullanılır.
Tohum kabuğu: Tohumu dış etkilere karşı korur.
Çenekler: İçinde bol miktarda besin bulunur. Bu besin yaprak çıkıncaya kadar kullanılır.
Tohum kabuğu: Tohumu dış etkilere karşı korur.
Tohumların yayılma yolları
* Uçarak: Tohumlar paraşüt gibi uçarak uzak yerlere gider. Karahindiba, akçaağaç, ıhlamur gibi
* Suda yüzerek: Tohumlar suda yüzerek uzak yerlere gider. Hindistan cevizi gibi
* Hayvanlara yapışarak: Tohumların taşıdıkları çengeller hayvanlara yapışarak uzak yerlere gider. Pıtrak gibi
* Patlayarak: Meyve kabuklarının kuruması sonucu tohumlar etrafa saçılır. Bezelye gibi
* Meyveleri yenmesi ile: Bazı hayvanlar bitkinin meyvesini yerken tohumunu da yutar, sindirilmeyen tohumlar dışarı atıldığında uzak yerlere taşınmış olur. İncir, böğürtlen, domates, çilek gibi
* Suda yüzerek: Tohumlar suda yüzerek uzak yerlere gider. Hindistan cevizi gibi
* Hayvanlara yapışarak: Tohumların taşıdıkları çengeller hayvanlara yapışarak uzak yerlere gider. Pıtrak gibi
* Patlayarak: Meyve kabuklarının kuruması sonucu tohumlar etrafa saçılır. Bezelye gibi
* Meyveleri yenmesi ile: Bazı hayvanlar bitkinin meyvesini yerken tohumunu da yutar, sindirilmeyen tohumlar dışarı atıldığında uzak yerlere taşınmış olur. İncir, böğürtlen, domates, çilek gibi
Tohumların yararları
* Besin olarak kullanılır. Fındık, fasulye, nohut, mercimek
* İlaç ham maddesidir. Haşhaş, kenevir, çörek otu
* Boya sanayinde kullanılır.
* Dokumacılıkta kullanılır. Keten, kenevir
* İlaç ham maddesidir. Haşhaş, kenevir, çörek otu
* Boya sanayinde kullanılır.
* Dokumacılıkta kullanılır. Keten, kenevir
Hayvanlarda üreme, büyüme ve gelişme
Hayvanlarda değişik üreme yöntemleri vardır.
Memeli hayvanlar
İç döllenme, iç gelişim görülür. Döllenme sonucu oluşan zigot oluşur. Zigot gelişerek embriyo olur. Embriyo anne karnında gelişimini tamamlayarak yavru doğar. Memelilerde yavru bakımı vardır, yavrularını sütle beslerler. Derileri kılla kaplıdır. Kedi, köpek, tavşan, aslan, inek, at, koyun, yunus, fok, balina, yarasa memeli canlılardır.
Kuşlar
İç döllenme, dış gelişim görülür. Yumurta ile çoğalırlar. Yumurtalarının üzerinde kuluçkaya yatarlar. Yavru bakımı vardır. Vücutları tüylerle kaplıdır.
Balıklar
Dişi balıklar yumurtalarını bırakır. Ardından erkek balıklar spermlerini yumurtaların üzerine bırakır. Dış döllenme, dış gelişim gerçekleşir. Yavru bakımı görülmez. Balıklar solungaç solunumu yapar, vücutları pullarla kaplıdır.
Sürüngenler
İç döllenme dış gelişim görülür. Döllenmiş yumurta kabuklu olarak anne vücudundan çıkar. Yavru yumurta içindeki besinle gelişimini tamamlar. Annenin yavru bakımı yoktur.Vücutları pullarla kaplıdır. Kaplumbağa, timsah, yılan, kertenkele sürüngen canlılardır.
Başkalaşım(Metamorfoz) geçiren canlılar
Bazı canlıların yavruları yumurtadan çıktıklarında ana canlıya benzemezler. Zamanla değişerek ana canlıya benzer hale gelmesine başkalaşım denir. Kurbağa, güve ve böceklerde(kelebek, arı, karınca, sinek) başkalaşım görülür.
İpek böceğinin yaşam döngüsü
1.Yumurta: Kelebek yumurtalarını uygun yerlere bırakır.
2.Larva: Yumurta içinden larva çıkar. Larva beslenerek hızla büyür, tırtıla dönüşür.
3.Pupa: Tırtıl etrafında koza örer.
4.Kelebek: Pupa içerisinde başkalaşım geçirir, dışarıya kelebek olarak çıkar.
2.Larva: Yumurta içinden larva çıkar. Larva beslenerek hızla büyür, tırtıla dönüşür.
3.Pupa: Tırtıl etrafında koza örer.
4.Kelebek: Pupa içerisinde başkalaşım geçirir, dışarıya kelebek olarak çıkar.
Kurbağanın yaşam döngüsü
1.Döllenmiş yumurtalar: Kurbağalar su içine yumurtalarını bırakır, burada döllenir.
2.Larva: Yumurtadan larvalar çıkar. Solungaç solunumu yapar.
3.İribaş: Larvalar gelişerek iribaşa dönüşür. Ayakları çıkmaya başlar.
4.Yavru kurbağa: İribaş başkalaşım geçirerek yavru kurbağaya dönüşür. Ön ve arka ayakları çıkar. Kuyruk kaybolur. Sudan çıkar, akciğer solunumu yapar.
5.Ergin kurbağa: Yavru kurbağa gelişerek yetişkin bir kurbağa olur.
2.Larva: Yumurtadan larvalar çıkar. Solungaç solunumu yapar.
3.İribaş: Larvalar gelişerek iribaşa dönüşür. Ayakları çıkmaya başlar.
4.Yavru kurbağa: İribaş başkalaşım geçirerek yavru kurbağaya dönüşür. Ön ve arka ayakları çıkar. Kuyruk kaybolur. Sudan çıkar, akciğer solunumu yapar.
5.Ergin kurbağa: Yavru kurbağa gelişerek yetişkin bir kurbağa olur.
Maddenin Tanecikli Yapısı ve Isı
Maddeyi oluşturan tanecikler hareketlidir.Katı maddenin tanecikleri yavaş, sıvı maddenin orta, gaz maddenin ise hızlı hareket eder.
Isı alan maddenin taneciklerinin hareketi artarken, ısı veren taneciklerin hareketi de azalır.
Isı
Sıcak olan maddeden soğuk olan maddeye aktarılan enerjidir. Isı akış yönü sıcaktan soğuğa doğrudur.
Hızlı ve yavaş tanecikler birbirine çarparlar, çarpışma sonucu hızlı olan tanecik yavaşlar yavaş olan tanecik hızlanır. Taneciklerin hızları eşitleninceye kadar ısı akışı devam eder.
Sıcak maddenin verdiği ısı ile soğuk maddenin verdiği ısı birbirine eşittir.
-Kalorifer peteği üzerinde bulunan perdenin hareket etmesi.
-Suya atılan pamuk parçalarının ısındıkça hareketinin artması.
-Isıtıcı üzerindeki havanın dalgalanması ısı alan maddenin taneciklerinin arttığını gösterir.
-Suya atılan pamuk parçalarının ısındıkça hareketinin artması.
-Isıtıcı üzerindeki havanın dalgalanması ısı alan maddenin taneciklerinin arttığını gösterir.
Isı Nasıl İletilir?
Isı üç farklı yolla yayılır. İletim, ışıma ve konveksiyon yoluyla yayılır.
İletim
Sadece katılarda gerçekleşir. Isınan tanecikler titreşim hareketi ile yanındaki taneciklere ısıyı aktarır.
Isı iletkeni: Isıyı iyi ileten maddelere ısı iletkeni denir. Metaller iyi bir ısı iletkenidir.
Isı yalıtkanı: Isıyı iletmeyen maddelere ısı yalıtkanı denir. Isı yalıtkanı olan maddenin tanecikleri arasındaki boşluk fazladır.
Not: Genel olarak elektriği iyi ileten maddeler ısıyı da iyi iletir. Elektriği yalıtan maddeler de ısı yalıtkanıdır.
Isı iletkeni ve ısı yalıtkanlarına örnekler
İletkenler | Yalıtkanlar | |
---|---|---|
1 | Bakır | Tahta |
2 | Altın | Hava |
3 | Demir | Plastik |
4 | Alüminyum | Kumaş |
5 | Kurşun | Saman |
6 | Çinko | Cam yünü |
7 | Çelik | Plastik köpük |
8 | Bakalit | |
9 | Kağıt | |
10 | Pamuk | |
11 | Yün |
Binalarda ısı yalıtımı için plastik köpük, ahşap, taş yünü, katran, cam yünü ve silikon yünü kullanılır.
Işıma
Isının ışık yoluyla iletilmesidir. Boşluk, saydam ortam ışığı geçmesiyle gerçekleşir. Güneşin dünyamızı ısıtması ışıma yoluyla olur. Elektrik sobası, mikro dalga fırın, ateşin etrafı ısıtması ışımaya örnek verilebilir.
Işığın soğurulması ve yansıması: Koyu renkli yüzeyler ışığı daha çok soğurur. Açık renkli yüzeyler ışığı daha çok yansıtır. Koyu renkli yüzeyler, açık renkli yüzeylere göre daha çok ısınır.
Sera etkisi: Atmosfer, güneş ışınlarının bir kısmının yeryüzüne ulaşmasına izin verirken yeryüzüne ulaşan ışınların bir kısmının da dışarı çıkmasını engeller. bu olaya sera etkisi denir. Sera etkisi dünyanın gündüz aşırı ısınmasını, gece de aşırı soğumasını engeller. Fosil yakıtların sera etkisinin artırmaktadır. Bu nedenle küresel ısınma meydana gelmektedir.
Konveksiyon
Isının, gaz ve sıvı maddeleri oluşturan taneciklerin yer değiştirmesi ile yayılma şeklidir. Isının konveksiyon yoluyla yayılması katılarda görülmez. Çünkü katıyı oluşturan tanecikler yer değiştiremez.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder